Tanıtım Faaliyetleri ile ilgili bilgiler
Her kentin kendine özgü haller gösteren nişan, evlenme, doğum ve ölüm törenlerinin ilimizdeki yapılış şekillerini bilmekte herhalde iktisadi ve tarihi yönlerini bilmek kadar fayda vardı. Şimdi Siirt Örf ve Adetleri‘ni sırasıyla anlatmaya başlayalım.
Siirt’te nişanlıların nişandan evvel birbirlerini tanıyıp anlaşmaları görülmez. Flört ahlak dışı kabul edildiğinden yapılması yasak ve ayıptır. Buna rağmen eskilerin “görmeden” nişanlanma usulü de artık tarihe karışmış bulunmaktadır.
Mayıs ayında başlayan ve “Şiher” tabir edilen ilkbahar gezmelerinde, düğünlerde, aile toplantılarında veya cadde sokakta birbirlerini uzaktan gören müstakbel nişanlılardan erkek, hemen ailesine açılarak “falan kız acaba kimlerden” diye sorarak onu istediğini ihsas eder. Damat adayının bu isteği üzerine ailesi derhal kız hakkında etraftan soruşturmaya başlar, daha sonra bu soruşturmalar kız ailesi tarafından da erkek hakkında uygulanır.
Önceleri bir-iki kadından ibaret olan dünürler “İsteme ekipleri” kız tarafının nazlanması üzerine sayıları çoğalır. Nihayet kızlarını vermeye razı olan kız tarafı misafirleri kahve-şekerle ağırlayıp “Allah hayırlı etsin” temennisiyle, bir kere de erkeklere uğranılmasını ister. Erkekler arasında cereyan eden isteme şekli daha samimi ve kısa olur. Böylece her iki ailenin erkek ve kadınları arasında müspet karşılanan nişan merasiminin hazırlıklarına başlanılır.
Bunu takip eden bir-iki gün içinde gece erkekler, gündüz kadınlar olmak üzere iki koldan kız evine gidilerek “Temlihkeyye” yani “Hikaye Bitimi” yapılır. Bu ziyaretler sırasında erkek tarafı çay pasta ile ağırlanır. Daha sonra hazırlıklar tamamlanarak nişan merasimine geçilir.
Önce erkek tarafı alyans için ölçü ister, arkasından kız tarafı da erkeğin alyans ölçüsünü isteyerek kuyumcuya ısmarlanır.
Nihayet Cuma akşamı erkek tarafı toplu halde kız evine giderler. Beraberlerinde bir de hoca götüren erkek tarafı, önlerinde lüküs lambası taşıyan biri olur. Eskiden bu genç umumiyetle damat namzedinin kardeşi olurdu ve herkes görsün diye lüküs lambasını başı üzerinde taşırdı. Bu adetin daha ziyade elektrik olmadığı devirlerde yol aydınlığı için yapıldığı ve o zamandan beri devam edegeldiği sanılmaktadır.
Nişan gecesi gündüzden damat tarafın gelin evine bir torba kesme şeker, 2 kilo kahve ve yeteri kadar sigara ve kibrit gönderir.
Gece kız evine yaklaşıldığı zaman nişana davetli kadınlar sevgi çığlıkları olan “Tililili” nidalarıyla etrafı inletirler.
Geceleyin yapılan bu merasimden sonra kız tarafı ertesi gün 2 tepsi baklava, damat için gömlek, iç çamaşırı, pijama, mendil, çorap, havlu, terlik ve kolonya ile bir kutu şekeri erkek evine gönderir. Şayet alyans nişan gecesi damada verilememişse bu da bir kurdele ile şeker kutusuna bağlanır.
Ertesi Cumartesi günü yıkanmadan gönderilen boş tepsiler gelin için hazırlanan elbise paketiyle birlikte kız tarafına iade edilir. Tepsilerin yıkanmamasına sebep “tatlı” nın yok edilmeme isteğidir.
Çarşamba günü kına gecesidir. Sabahleyin gelin, damat ailesinin yakınlarıyla hamama götürülerek sevgi gösterileri arasında yıkanır, temizlenir. Damat tarafı hamama, mevsimine göre çeşitli meyveler gönderir. Geceleyin damat tarafı kalabalık bir erkek kadın topluluğu ile kız evine kına götürerek gelinin eline sürülür. Gündüzün de ayrıca gönderilen kına torbasının için bir miktar para konur.Gelinin evinden dönüşte tekrar eğlencelere başlanan erkek evinde, damadın da eline kına sürülür ve misafirlere de dağıtılır. Son zamanlarda erkekler kınanın kadınlara yakıştığını iddia ederek sadece serçe parmaklarını kınaya batırmakla iktifa etmektedirler.
Umumiyetle sade olan düğünlerde daha ziyade kadın olan mahalli çalgıcılar teflerle düzdükleri özel türküleri okurlar ve bunlarda ekseriyetle Arapça’dır.
Erkekler arasındaki eğlenceler kadınlarınkine nispeten daha renkli olur. Bazen de içki sofraları düzenlenir. Geç saatlere kadar devam eden eğlencelerden sonra sabaha karşı damat, komple tutulan hamama arkadaşlarıyla birlikte gider. Yıkanıldıktan sonra topluca damat evine gidilerek mükellef sabah yemeği yenir.
İkindiye doğru damadın tıraş merasimle yapılırken, gelinin evinden eşyaların taşınması başlar. Eskiden çocukların başları üzerinde taşıyarak teşhir edilen eşyalar, son zamanlarda arabalarla önde büyük ayna olmak üzere damat evine getirilmeye başlanmıştır.
Damadın odası gelin evinden gelen kadınların ve varsa yabancı komşularının yardımları ile düzenlenirken, gelin de yakın arkadaşları tarafından süslendirilir ve baba evinde son dakikalarını yaşamaya başlar. Süslenen gelin yatsıya kadar gelinlik elbisesi ve duvağı ile oturarak mahalle komşuları tarafından ziyaret edilir. Saat 19.00-20.00 sıralarında damat tarafından damat evine götürülür. Bu sırada sağdıçlar erkeğe talimat verir. Bunlar damadın akraba veya yakın dostlarından biri olur. Aynı şekilde geline de ablası veya yengesi daha evvel nasihat ederek sağdıçlık vazifesini görmüştür.
Damadı arkadaşları salavatlar arasında giydirir. Damadın elbise düğmelerini iliklememesi, ayakkabı bağlarını bağlamaması tembih edilir. Gelinle birlikte koltukta karşılıklı oturulurken gelinin ayağına basmaması için dikkatli olması tavsiye edilir. Çünkü gelin damadın ayağına basarsa, erkek evlilik müddetince karısından korkar ve kılıbık olurmuş. Aynı şekilde merasim sırasında damadın bekar kızlar tarafından “Murat” diye çimdiklenmemesi için haberli olması ayrıca hatırlatılır.
Gelin, damat evine gelirken, damadın kardeşi veya en yakını tarafından elinden tutularak kalabalık arasında salona çıkarılır. Gelin tam cümle kapısından girerken, içinde bozuk para ve arpa bulunan bir testi büyük gürültü içinde kırılır. Böylelikle gelinin kayınbaba evinden korkması sağlanır. Arpa da gelinin erkek çocuk doğurması içindir.
Gerdek odasının önündeki salonda hazırlanan koltuklarda karşı karşıya oturan gelin ile damadın üstüne para serpilir. Damat ise gelini salona girerken etrafa para saçarak karşılar.
Dualar ve salavatlar arasında bir müddet salonda oturan damadın elinde mumlarla süslü bir tabak bulunur. Son zamanlarda mumlar yerine ampul yakılmaktadır.